
Uzaydaki mesafelerin ölçümlenmesinde kullanılan ışık hızını, ışığın ve tüm diğer elektromanyetik dalgaların boşluktaki hızı olarak da tanımlamak mümkündür. tarihte ilk anlamlı tahmini yapan 1675 yılında Danimarkalı Ole Roemer olmuştur . Bu bilgiler ışığında ypılan çalışmalar sonrasında da Christiaan Huygens’in tahmini ise ışığın sonlu bir hıza sahip olmasının anlaşılmasını sağlayarak günümüzdeki rakamsal verilerin ölçümlenmesine zemin hazırlamışlardır .
Işık hızı ve ışık yılı Işık hızı 299.792.458 metre/saniyedir (yaklaşık 1.079.252.850 km/saat). Daha kolay hatırlamak için kitaplarda genellikle 300.000 kilometre/saniye şeklinde ifade edilir. Işığın hızı saatte 1.080.000.000 km/saat, günde 26.000.000.000 km/gün, yılda ise 9.460.800.000.000 km/yıl Bilimin şuana kadar tespit edebildiği hiçbir şey ışık dışında saniyede 300.000 kilometreden hızlı gidemez. Ancak bu hızda giden fotonlar, önlerindeki engeller arttırılarak doğru orantılı olarak yavaşlatılabilirler. Önüne su gibi bir engel çıktığında , suyun içerisinde ışık, tüm hızının 3/4’üne kadar yavaşlar. Yani %25 hız kaybeder.
Bu bilgiler içerisinde ışığın tüm evrende sahip olduğu eşit hız: saatte 1 milyar 78 milyon kilometre olarak ölçülmüştür İnsanların veya herhangi bir aracın bu hızda yolculuk etmesi şimdilik mümkün gözükmemektedir. Bahsedilen hız ile yaşadığımız mekan kıyaslandığında dünya etrafında bir saniye içinde 8 tur atmaya eşit bir hızdan bahsedilmektedir.
Ay’a ulaşmak için bile ışık hızında iki buçuk saniyelik bir yolculuğa ihtiyacınız var. Işık hızıyla Güneşe yapacağınız yolculuk yaklaşık 8 dakika sürer ve bunu bir örnekle açıklamamız gerekirse diyelim ki güneş bir anda yok olacak olsa, Dünya tam 8 dakika 20 saniye boyunca bunun farkına varmadan yörüngesinde dönmeye devam edecektir. Çünkü 8 dakika önce Güneş’ten çıkan kütle çekim alanı, halen Dünya’yı aynı yörüngede tutmaktadır. Güneş’in kaybolmasıyla birlikte birden dalgalanan uzay-zamanın Dünya’ya kadar ulaşması 8 dakika 20 saniye sürer ve bu dakikadan sonra kütle çekim alanı kaybolduğundan Dünya savrulmaya başlar .
Gece gökyüzüne baktığımızda gördüğümüz yıldızlara ev sahipliği yapan Samanyolu galaksimizin bir ucundan diğerine olan uzaklığı 100.000 ışık yılıdır. Bunu bir diğer perspektifte incelersek, kayıtlı insan tarihi kabataslak 5.000 yıldır. Yani bir uçtaki yıldızdaki ışığın diğer uca ulaşması bu kayıtlı tarihin 20 katı kadar sürer.Buda bize göstermektedir ki ışığın da sabit bir hızı olduğu ve bu yıldızın milyarlarca kilometre uzakta olduğu anlaşılmaktadır.Dünyadan baktığımızda bir gözlemcinin gözüne gelen ışıklar aslında yüz binlerce yıldır uzayda hareket etmekte ve kişiye baktığı cismin yüz binlerce yıl önceki halini ve bize aradaki mesafenin çokluğundan dolayı ulaşan ışık hızına rağmen yansıyan eski hali resmedilmektedir.
Mevcut cihazlarımız ile gördüğümüz en uzak noktadan gelen o ışık, Evren’de Dünya’nın varoluşlundan 3 katı kadar zamanı bize ulaştırmaktadır .Yaklaşık olarak 14 milyar yıl uzaktaki bir galaksiden gelen ışığın bizim küçük gezegenimize ulaşmasına kadar geçen ve akıllarımızın almakta zorlandığı o tarif edilmez zamanda bizim gördüğümüz galaksi evrenin genişlemesi ilkesine göre çoktan uzaklaşmıştır. O bilinmez bölgeye olan fiziksel uzaklığımızı anlamak için evrenin genişlemesini durdurduğumuz ve bir cihazla aradaki mesafeyi ölçmek istediğimizde yaklaşık 46 milyar ışık yılı gibi anlaması zor bir rakamz ulaşmış olmaktayız