İlk olarak 1857 yılında, Martinville’li Leon Scott adlı bir matbaa işçisi, bir çeşit yapay kulak, fonotograf yardımıyla sesleri kaydetmeyi başardı. Bu, ortasına madenî bir uç tespit edilmiş, gerili bir zardan ibaretti. Zar, sesin etkisiyle titreştiği zaman, uç da bu hareketi izliyor ve duman isiyle kaplanmış bir cam levha üzerine bu izi aktarıyordu. Ama, aynı sesi yeniden çıkartabilmek için, bu sesli kimlik kâğıdının gene kullanılması gerekiyordu.
gramofonun (veya fonografın) icadı
1877’ye doğru, Fransız Charles Cros ile Amerika’lı Edison aynı zamanda çözümü buldular: madeni ucun izini dövülgen bir maddeye oyarak gerçek bir ses yolunu oluşturacak bir çizgi sağladılar. Tersine bir işlemle, madenî uç yeniden bu yol üzerinde gittiğinden titreşmeğe başlıyor, zarı da titreştirerek kaydedilen sesi meydana çıkartıyordu. Fonograf veya gramofon böyle icat edildi.
Kayıtlar önceleri balmumundan silindirlere yapılıyor ve ses izi bu silindire bir burgu gibi sarılıyordu. Sonra daha kullanışlı olan düz plak sistemi bulundu, bu plak üzerinde ses izi, kenardan ortaya doğru, sarmal biçimde oyuluyordu. Bu ilk plaklar sert balmumundandı ve 78 devirliydi.
pikap ve büyük plaklar (long play)
Ses kalitesi, pikap denen elektrikli plak çalma aygıtının yapılmasıyla çok geliştirildi.Artık iğne, bir zarı etkileyecek yerde titreşimlerini pek zayıf bir elektrik akımına aktarıyordu. Bu titreşimler, önce akımı yükselten bir amplifikatöre, sonra da sese dönüştüren bir hoparlöre geçer. Bu sistem zarı kaldırmakla iğne kolunu geniş ölçüde kısaltmış ve sesin aslına daha büyük bir benzerlik sağlamıştır.
1947’den itibaren ilk long play’ler (uzunçalar) yapılmağa başladı. Bunlar kullanılan malzeme nedeniyle daha kalitelidir: plak yapımında kullanılan ve polivinil asetoklorür denilen oldukça esnek bu *plastik maddenin tek sakıncası, çok çabuk etki-lenmesidir: bir tırnak sürtünmesiyle çizilebilir. Bu yüzden, plakları son derece dikkatli kullanmak ve iz üzerinde yürüyen iğne ucunun aşınmamış olmasına dikkat etmek gerekir; neyse ki bu uç, pek sert maddeler olan safir veya elmastan yapılır. Aynı zamanda, pikap kolunun çok hafif olması gerekir; en geliştirilmiş pikaplarda (bunlara hifi denir [söyleyenin sesine tam uygun anlamında İngilizce high fidelity sözcüklerinin kısaltması]) bu kol, onu daha da hafifleten karşıt ağırlıklarla dengelendirilmiş-tir.
Plaklar, çapları (17,25 veya 30 sm, bazen 40 sm), dönme hızları (dakikada 78,45 veya 33 1/3 ya da 16 2/3 devir), yapım malzemesi (sert veya yumuşak), orta delik çapı (73 mm veya 38,5 mm) ve iz genişliğiyle birbirinden, ayrılır.
long play
Büyük çaplı ve dakikada 33 devirli olan bu plakların izleri dar olduğu için dinleme süresi uzundur: 78 devirli bir plağın her yüzü 5 dakika sürer; aynı çaptaki 33’iük bir plağın her yüzü 30 dakika çalar; 45 devirlik bir plak ise, 78 devirliğe eşit bir süre çalar ama ondan iki kat daha küçük ve on kat daha hafiftir.